Divan Genel Kurulu’nda konuşan Başkanımız Ağaoğlu: “Kendi gücünü, kendi dinamiklerini kullandığında Trabzonspor’un başaramayacağı hiçbir şey yoktur.”

Kulübümüzün 44. Olağan Divan Genel Kurulu bugün Kadir Özcan Gençlik Geliştirme Merkezi’ndeki Nizamettin Algan toplantı salonunda gerçekleştirildi.

Başkanımız Ahmet Ağaoğlu ve yönetim kurulu üyelerimiz, kurucularımızdan Ahmet Salih Erdem’in yanı sıra eski başkanlarımızdan Ahmet Celal Ataman, Atay Aktuğ ile Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Karaoğlu, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, kurul başkanlarımız, eski yöneticilerimiz ve divan üyelerimizin de katıldığı toplantıda kısa bir sunuşun ardından sonra Divan Kurulu oluşturuldu.

Başkan Ali Sürmen, Muharrem Arz, Hadi Eyüboğlu ve İsmail İnan’ın yönettiği Genel Kurul Divanı oluşturulmasından sonra şehitlerimiz anısına saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşımız okundu. Trabzonlu Ressam Cem Aşçıoğlu tarafından yapılan karakalem çalışmaları salonda yer alan eski başkanlarımıza takdim edildi. Kurucu Başkanımız Ali Osman Ulusoy’un tablosu Ali Osman Ulusoy Şirketler Grubu adına Murat Seymen’e, bir diğer Kurucu Başkanımız Rıfat Dedeoğlu’nun tablosu oğlu Kamil Hilmi Dedeoğlu’na, Ahmet Salih Erdem, Ahmet Celal Ataman ve Atay Aktuğ’un tablosu kendilerine, Mazhar Afacan’ın tablosu kızı Ayşegül Afacan Köksal’a takdim edildi. Başkanımız Ahmet Ağaoğlu ise kendisine ait portreyi eski Asbaşkanımız Hayrettin Hacısalihoğlu ve Divan Başkanımız Ali Sürmen’in elinden aldı.

Divan Başkanımız Ali Sürmen yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Ekonomik darboğaza rağmen, Trabzonspor yönetiminin, teknik kadroyu, futbolcuları ve camiayı motive ederek bu sezonu 4. sırada bitirmesi başarıdır. Bu başarılarından dolayı Sayın Başkanı, yönetim kurulunu, teknik direktörümüz Ünal Karaman’ı, teknik ekibi ve futbolcularımızı kutluyoruz. Trabzonspor’un yetiştirdiği çok değerli evladı, Şenol Güneş’in Milli Takıma seçilmesi bizim için övünç kaynağı olmuştur ve o takımın başına geçtikten sonra Milli Takımın oynadığı futbol ve aldığı sonuçlarla da çok mutlu olduk ve sevindik. Kendisini ve kadrosunu, milli futbolcularımızı kutluyoruz. 1 Haziran’da yapılan TFF seçimlerinde Federasyon yönetimine seçilen Sayın Yılmaz Büyükaydın ve Sayın Mustafa Hacıkerimoğlu’nu da tebrik ediyor ve başarılar diliyoruz. Seçimle birlikte görevleri sona eren İbrahim Usta ve Yaşar Aşçıoğlu’na da verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz.”

“Türk futbolunun yeniden yapılandırılması yönünde sadece futbol adamlarına, futbol camiasına değil; özellikle siyasi camiaya da görev düşmektedir” diyen Sürmen sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü Türk futbolunun geldiği bu noktada maalesef Türk futbolunu yönetenler o kadar savurgan davrandılar ki bugün kendi kulübümüz dâhil düştüğü borç batağından çıkabilmek için yeni yöneticiler adeta günlerinin tamamını borç ödemekle geçiriyor. Bu da futbola çok kötü yansıyor. Bunun yanında hala yönetim bazında eski savurganlıkları devam ettirme düşüncesinde olan yöneticileri sosyal medyada, ulusal medyada, gazete haberlerinde görüyoruz. Hala daha bakıyoruz; Avrupa’nın yaşlı, o parayı etmez futbolcularının peşinde koşan Türk futbolunun yöneticileri var. Bunların da mutlaka arındırılması lazım. Elbette ki sadece yerliyi savunmakla bu iş olmuyor; ama Trabzonsporumuzun yaptığı gibi yapılmalıdır. Türk futbolunda bakıyoruz ki hala daha bu devam edecek gibi gözüküyor. O yüzden diyoruz ki siyasilerin mutlaka profesyonel futbol yasasını çıkartarak bu keyfi harcamaların önüne geçmesi lazım. Elbette ki herkesin yönetici olma hakkı vardır; ama en alttan başlaması lazım. Bir yere müracaat ettiğiniz zaman hiç kimse sizi müdür yapmıyor. Bu size bağlı. Yöneticilerin doğru sınavlardan, doğru kademelerden geçmesi lazım.
Bu savurgan harcamaları yapan yöneticiler aslında başarılı olamayacaklarını bildikleri için en ufak başarısızlıkta hemen popülist olmaya, hemen saldırganlaşmaya başlıyorlar. Böyle bir ortamda da aklıselim taraftarlar veya yöneticiler veya eski yöneticiler, spor adamları o terör ortamında maalesef söz söyleyemiyorlar. Haklı haksız ayrımına girmek istemiyorum, bunun için de Türk futbolunu yöneten yöneticilerin biraz diline, kemiğine sahip çıkmasının zamanı geldi. Biz, şampiyon kulüplerin Divan Başkanları olarak Türk futbolundaki bu sıkışıklıkta neler yapabiliriz, yönetimlere ve camialara nasıl destek olabiliriz diye birbirimizle özel sohbetlerimizin sonunda toplanmaya karar verdik. Son toplantımız 18 Nisan’da Bursa’da yapıldı. Orada Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Bursaspor Divan Başkanlarının katıldığı bir toplantı yaptık. 10 Temmuz’da inşallah Trabzonspor Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde toplanmak üzere sözleştik.”

Sürmen sözlerini şöyle tamamladı: “Trabzon’da futbolun tarihi Cumhuriyet’ten önce ama Türkiye’deki birçok kulübün kuruluşu Cumhuriyet tarihlerine rastlıyor. Siyasi partilerin birçoğu kulüplerden yeni. Hiç kimse çocuğunu doğar doğmaz bir siyasi partiye kaydediyor mu, ama renk aşkıyla hangi rengi seviyorsanız çocuğunuzu veya torununuzu gidip kulübe üye yapıyorsunuz. Biz statlarda dört yaşında, beş yaşındaki o çocukların galibiyet sevincini veya mağlubiyette ağlamalarının fotoğraflarını görüyor ve onlarla gurur duyuyoruz. Renk aşkı böyle bir şey. Bunu başka bir yerde yapamazsınız. Yine maçlarda her siyasi partinin temsilcileri vardır. Gol atıldığı zaman hepsi birden sevinir. O parti bu parti diye düşünmez hepsi birbirine sarılır. Sevinçler, mutluluklar ve üzüntüler hep birlikte paylaşılır. Bu renk aşkının yanında hangi aşkı öne çıkartacaksınız. Biz, sizden renk aşkının önüne hiçbir aşkı koymamanızı istiyoruz. Buna göre düşünmek, buna göre hareket etmek ve eylemde bulunmak hepimizin görevidir. Son olarak şunu söylemek isterim. Trabzonspor spor tarihindeki yeriyle çok büyük bir nehirdir. Çocuklarımızın da bu nehirden yararlanmasını istiyorsanız bu nehri kirletmeyiniz.”

Divan Başkanımız Sürmen’in konuşmasının ardından Başkanımız Ahmet Ağaoğlu yönetim kurulumuzun faaliyetleri hakkında bilgilendirmede bulundu.

Başkanımız Ahmet Ağaoğlu yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Salona girerken Divan Kurulu üyemiz Hasan Melek Bey, çok teşekkür etmek istediğini söyledi. ‘Bu zor süreçte kulübümüze sahip çıktınız ve başarılı bir süreç geçirdiniz’ dediler. Ben de ‘Bu kulübün gerçek sahibi sizlersiniz, bizler hizmet etmeye geldik’ dedim. Bizler Trabzonspor’un şampiyonluklarıyla coştuğumuz yerde sıkıntılı bir süreçte görev yapmayı asla fedakarlık olarak görmeyiz. Bu süreçleri fedakarlık olarak görüyorsak, geçmişteki sevinçlerle coşma hakkına da sahip değildik. Trabzonspor bugün bize kimliğimizi veren bir kurum. Divan Başkanımız konuşmasında ‘Bu nasıl bir sevdadır’ dedi. Bu, bir çocuk ana rahmine düştüğünde oluşmaya başlayan bir sevdadır. Beşikdüzü’ndeki okul merasimindeki Bordo-Mavi töreni izlediniz mi? Bu ülkede bunun eşine ve benzerine rastlanamayacak bir sevdadır. Ana rahmine düştüğünden beri Trabzonspor sevdalısı olan bu gençlere bizim çok büyük bir borcumuz var. Yarın onlara gurur duyacakları e kendilerinden sonra gelecek kuşaklara da o gurur taşıyacakları bir Trabzonspor bırakmak asli görevimiz, boynumuzun borcudur.”

305 MİLYON TL KUR FARKI VE FAİZ GİDERİ ÖDEDİK

“Yönetimi devraldığımız gün kulübümüzün borcu 892 milyon TL’ydi. Bugün 1 milyon 185 milyon TL’ye ulaşmış durumda. Bu borcun içinde 80 milyon TL’lik TMSF’ye borcumuz var, onun karşılığı olarak da bir benzin istasyonu var. 305 milyon TL faiz ve kur farkı gideri ödedik. Bu düşüldüğü zaman biz yaklaşık olarak 1 yıllık süreci 90 milyon TL karla kapattık ama dediğim gibi 305 milyon TL’lik faiz gideri olarak bilançolarımıza yansıdı. UEFA’nın mali disiplin komitesi tarafından ceza komitesine sevk edildiğimiz bir süreç yaşadık. Trabzonspor Kulübü’nün taahhüt etmiş olduğu 5 Milyon Euro’luk taahhüdü 55 Milyon Euro’ya, yani 10 katı fazlasıyla aşılmış olduğu için UEFA Disiplin Kurulu’na sevk edildik. Bugün geldiğimiz noktada UEFA Mali Disiplin Komitesi’nin üst kurulu sevkederken ‘Zarar 5 Milyon Euo’nun altında kalırsa bazı cezai şartlar yerine getirilmek şartıyla Avrupa Kupaları’na devam etmeleri’ konusundaki tavsiye kararıyla karşılaştık.”

TRANSFER BÜTÇEMİZ 2-3 MİLYON EURO

“Geçen sene biz 2.2 milyon Euro’luk transfer yaptık. Bu sene de bütçemizin 2-3 milyon Euro olacağını söyledik. Para var harcamıyorlar veya kulübün başkanı çok cimri diye anlaşılmasın, alakası yok. UEFA’nın çizmiş olduğu sınırlar bize bu kadarlık bir transfer harcamasına denk geliyor. Bunu aştığımız zaman Trabzonspor’un UEFA ve Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkının elinden alınması demek. Diğer bir deyimle Trabzonspor Kulübü’ne ihanet demek. Ben ve yönetim kurulu arkadaşlarım sizlerden aldığımız sorumluluğun bilincinde bunun üstüne çıkma şansımız yok. Bu şahsi bir tasarruf değildir. TFF’nin de uygulamaya koyacağı kural budur. Çok büyük bir özveriyle mücadele eden futbolcularımız, teknik kadromuz, kulüp çalışanlarımız ve onlarla birlikte bütünleşen camiamız bunun en büyük örneğini tüm Türkiye’ye gösterdi. Bu kadar erken bir geri dönüş beklemiyordum. Öyle bir konjonktürde mücadele veriyoruz ki futbolcularımız ve teknik kadromuz bizi inanılmaz rahatlattı. Bugün sokağa çıktığımızda herkes beni çevirip ‘sizi tebrik ederiz, ülke insanının futbola bakış açısını değiştirdiniz’ diyor. Ülke gençlerinin neler başarabileceğini gösterdiniz diyorlar. Kendi gücünü, kendi dinamiklerini kullandığında bu şehrin ve Trabzonspor’un başaramayacağı hiçbir şey yoktur.”

YUSUF VE ABDÜLKADİR BİR FELSEFENİN TEMSİLCİSİDİR

“Yusuf ve Abdülkadir ile alakalı olarak bazı kulüplerin transfer görüşmelerinde ben onlara şunu söyledim. ‘Sakın ola ki bu arkadaşları sadece bir futbolcu olarak görmeyin, onlar bir kentin futbol felsefesinin yeniden doğuşunun önderleri. Onlar genç kuşakların idolleri, rol modelleri. Onlar Trabzonspor futbol felsefesinin marka elçileri.’ Ben Yusuf’a Abdulkadir’lere, Hüseyin’e Uğurcan’a Murat Cem’e asla bir futbolcu ve milyon Euro gözüyle bakmam. Burada bir felsefenin temeli atılmıştır ve onun sorumluluğunu üstlenmiş rol model insanlardır. Onlar ayrıca sempatisini kaybetmekte olan Trabzonspor’un yeniden sempati kazmamasına vesile olmuş isimlerdir. Bu süreçte biz de korkmadık, 892 milyon TL’lik borç ödenmez bir borç değildir. Belki ödemesi çok uzun zaman alacak ama ödenmemesi mümkün değil. Ama yeter ki sistem, ekonomi ve UEFA’nın belirlediği şartlar uygulansın ve Trabzonspor Kulübü verilen sorumluluğun bilincinde yönetilsin.”

GELİRLERİMİZİ ARTTIRDIK

“617 milyon TL’lik banka borcumuz var. Gelmiş olduğumuz süreç içerisinde 229 milyon TL’lik iki kredi kullandık. Dönemimizde oyuncu satışlarından 15.2 milyon Euro gelir elde ettik. 2.2 milyon Euro’luk transfer gerçekleştirdik. Transfer gelirimiz 77 milyon TL. Sermaye artışından 35 milyon TL gelir elde ettik. Hisselerin 1 aylık bir zamanı var, 33 milyon TL de banka borcundan düşülmek üzere gelir olacak. Yönetici katkıları 23 milyon, mağaza gelirleri 24 milyon, loca sponsorluk reklam 24 milyon, bağış gelirleri 5 milyon, temlik dışı naklen yayından da 30 milyon TL kullandık. Toplamda 450 milyon TL yapıyor. Bakınız Kulübün bütün giderlerini üst üste koyduğumuz zaman 220 milyon TL. Biz bu süreçte sadece 305 milyon TL kur farkı ve faiz ödeyen bir kulüp haline gelmişiz. Bunun da ne anlama geldiğini sizlerin takdirine bırakıyorum. Mağazacılıkta çağ atlamadık ama çok iyi işler yaptık. Tarihimizde ilk defa 102 bin forma sattık. Yıldız tabir edilen oyuncularıyla vedalaşan bir kulüp… Yıldız gitmiş Arda gelmiş, Murat Cem gelmiş, Abdulkadir Parmak gelmiş, Yusuf gelmiş, Abdulkadir Ömür gelmiş. Yıldız gelirse forma satışı yükselir denmişti. Yıldızlarla vedalaştıktan sonra forma satışımız 67 binden 102 bine çıktı. Demek ki Trabzonsporluların, Trabzonspor’a bakış açısı farklı. Özledikleri ve görmek istedikleri Trabzonspor farklı. Sahada Trabzonspor gibi mücadele eden bir takım gördüklerinde seyirci sayısında da rekor kırdık 25 bin ortalamayla oynadık. İstanbul kulüplerine oranla çok düşük ama artış ve devamlılık da sağlanırsa çok önemli bir şey başaracağımıza inanıyorum.”

20 YERLİ OYUNCUMUZUN 19’U ALTYAPIDAN

“Sözleşmesi bitip de yenilenmeyen Ibanez ve Olcay Şahan kesin olarak bizden ayrıldı. Bu durumda kadromuzda Rodallega’yla kendisiyle ilgimiz devam ettiği için söylüyorum 10 yabancı oyuncumuz ve 20 yerli oyuncumuz var. Burada ilginç olan şu, 20 yerli oyuncumuzdan 19’u Trabzonspor’un altyapısından gelen oyuncular. Geldiğimizde 38 milyon Euro’luk maliyeti olan bir takım devralmıştık. Bugün kadro maliyetimiz 14 milyon Euro’ya gerilemiş durumda. Ziraat Bankası’yla yapmış olduğumuz görüşmelerde, kuru bir hafta öncenin kuruna sabitleyerek 99 milyon TL’lik bir kadro maliyeti öngördük.”

BU ÇOCUKLARLA ŞAMPİYONLUĞA YÜRÜYECEĞİZ

“Yapacağımız transferlerde son derece hassas davranmamız lazım. Toplum eski alışkanlıklardan büyük oranda vazgeçmiş ama genç oyuncuların transferinde “şampiyonluğa bu çoluk çocukla mı gideceğiz” deniyor. Evet şampiyonluğa bu çoluk çocukla gideceğiz. Ülke gençlerine güvenmeyenlerin spor adamlığından şüphe ederim. Ben bunun aksine davranırsam şehrime, ülkeme ihanet etmiş olurum. Spor adamların birinci önceliği bu ülkenin gençlerine hizmet etmektir. Önce bu ülkenin gençlerini kullanacağız, yetmiyorsa ihtiyaç duyulduğunda ülke dışından ama Trabzonspor olarak ülkü ve ilkelerini benimseyen yabancılarla yolumuza devam edeceğiz. Spor adamı olarak birinci önceliğimiz kendi ülkemizin gençlerine hizmet etmek. 20 milyon Euro’ya varan bir tasarruf söz konusu. UEFA’nın mali kriterlerinin içerisinde kalmak için verdiğimiz bir uğraş ama bu uğraşı verirken zirve mücadelesinden de Trabzonspor asla geride kalmayacaktır.”

GALATASARAY MAÇINDA ŞAMPİYONLUĞU KAYBETTİK

“3-1’lik Galatasaray maçını hatırlıyorsunuz. O maçı kazanmış olsaydık bugün şampiyon Trabzonspor’du. Maçı yöneten hakem, bir şampiyonluğumuza engel oldu. Sen hakem olarak orada o düdüğü adaletli çalacaksın. Ben 17 yaşındaki çocuğu senin adaletine teslim ediyorum, sen ona kast edemezsin. Biz sadece önümüzü tıkamayın dedik. Gideceğimiz yere gideriz. Bir maç yeri geliyor Süper Lig’de bir takımın kaderini nasıl etkiliyor. Ama bunu yapanın da yanına kar kalmadı. TFF ve MHK duyarlı davrandı ve MHK Başkanı istifa etmek zorunda kaldı. TFF duyarlı davrandı ve o hakeme sezon sonuna kadar maç vermedi. Eskiden Türk futbolunun baronu olduğunu iddia eden bazı şahısların yayıncı kuruluşlar üzerinden manipülasyon yapmasına rağmen görev alamadı. Siz yayıncı kuruluşsunuz yönlendirici değilsiniz, bir ara sakinleşmiştiler, yine kafa kaldırdılar, bu tip manipülasyonların içerisine girdiler ama giremezler. Trabzonspor eski Trabzonspor değil. Trabzonspor bugün sadece 77 sarı kart görerek, 2 sarı karttan kırmızı dahi olmayan, centilmenlik sıralamasında lider bitiren, ülke genelinde sempati kazanan bir Trabzonspor Kulübü böyle bir görüntüyü verdiği zaman başkanı da yöneticisi de rahat konuşabiliyor. Bu ülkede takımımızın kazanmış olduğu irtifa ve sempatiyle yürüyüşümüz de farklılaşıyor. Başımız dik, omuzlarımız arkada, takımıyla gurur duyan bir halde oluyoruz. Biz Galatasaray maçında 3 puan ve şampiyonluk kaybettik ama 17 yaşındaki Arda’yı 3 ay tüm Türkiye konuştu. Bunu hiçbir şeyle ölçemezsiniz. Bazı onurlar ve gururlar vardır ki onu bir kere omzunuza taktığınız zaman ne zihinlerden kazınır, ne unutulur ne de farklı bir şekilde değerlendirmeye tutuluyor. Hemen hemen bütün kulüp başkanları bizim gençlerimizle verdiğimiz mücadeleyi takdir ve saygıyla karşıladılar. Teşekkürünü, takdirini almadığım bir tek kulüp başkanı bile yok. Bu kadarını söyleyeyim. Bunun içerisinde Fenerbahçe, Galatasaray, Konya, Kayseri hepsi var. Bizler bir şeyi doğru yapmadık aslında, var olan şeyin üstünü parlattık yönetim olarak.”

“160 MİLYON EURO DA GETİRSELER SATMAM

“Haberlerde okudum, Yusuf ve Abdulkadir’in satışı için sizlerden olur alacakmışım. Az önce söylediklerimden sonra sanırım bu haberle birlikte her şey açığa çıkmış oluyor. Bizim çocuklarımıza sadece para gözüyle bakmak yapılacak hatalardan en büyüğü olur. O oyuncuların kazandırdığı irtifayı hiçbir parayla ölçemezsiniz. Tekliflerde Monaco ve Lille var. En son konuştuğum zaman dedim ki ‘Kulübümüzün borcu 160 milyon Euro, o parayı bir tek oyuncu için masanın üstüne koysanız bile ben oyuncuyu satmayı düşünmüyorum.’ Bu oyuncular Türkiye’nin en değerli iki oyuncusu. En değerli iki oyuncusuna sizin yapacağınız teklifler, 8, 9 veya 15 gibi rakamlara onay verdiğim zaman şehrime, kulübüme, ülkeme ve ülke futboluma ihanet etmiş olurum. Türkiye’nin iki pırlantasını almak istiyorsanız onun değeriyle masaya geleceksiniz. O da gelecek sene inşallah. Onlar ülkemizi temsil edecekler, Trabzon’u ve Trabzonspor’u temsil edecekler, arkalarından gelen kardeşlerinin marka elçileri olacaklar. En iyi yere gidecekler, en iyi parayla gidecekler ve en iyi şekilde ülkelerini temsil edecekler.”

UEFA SÜRECİ 10 GÜNE KADAR SONUÇLANIR

“UEFA süreciyle ilgili olarak defalarca açıklama yaptık. 2018 yılında 5 milyon Euro taahhüt edilmiş önceki yönetim tarafından ama gerçekleşen 55 milyon Euro. Kural ihlal edilmiş diye Disiplin Kurulu’na sevk edildik. Ali Koç bizden önce girdi, çıktıktan sonra ‘beni çok sıkıştırdılar sen altyapıyı çok iyi anlat’ dedi. Yapmış olduğumuz savunma neticesinde bizi ceza istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk ederken 7 madde halinde yaptıklarımızı da anlatarak ‘UEFA Kupalarına katılmalarında bir sakınca yoktur’ şeklinde bir tavsiye notuyla sevk ettiler. Disiplin Kurulu üç şeye dikkat ediyor. Gelir – gider dengesizliğine bakıyor. 5 Milyon Euro demişlerdir, 4.7 milyon Euro’yla sezonu kapattık. Bankalar Birliği’yle 30 Haziran’a kadar yeniden yapılandırmayı imzalamaları halinde ki bu konuda Bankalar Birliği’nden yazı da aldık. Onu da tamamlamış oluyoruz. Bir diğeri de az önce arz ettiğim gibi mevcut uyguladığımız programın devamını talep ediyorlar. Öyle tahmin ediyorum ki 1 hafta 10 gün içerisinde UEFA Disiplin Kurulu cezasını verecek. Ola ki beklediğimiz bir karar çıkmadı, men cezası çıktı CAS yolu açık. CAS’tan bir şekilde bunu geri çevirebileceğimizi tahmin ediyorum ve çalışmalarımız var. Her türlü tedbiri almış durumdayız.”

Başkanımızın konuşmasının ardından Divan Kurulu üyeleri görüş ve önerilerini dile getirdi ve toplantı noktalandı.