Kazım Koyuncu için ne kadar çok şey söylenebilir ya da yazılabilir ki…
Kazım’ın hayatını hasbelkader yazmaya çalıştığım Kazım’ın Sevdası’nda fark ettim ki; Kazım’ın hayatında çok sevda var, hayatı deli gibi seviyor, hoşuna giden şeylerin sonuna kadar gitmeyi deniyor, başarısız olmak gibi bir derdi de yok üstelik ama inandığı doğrulardan asla taviz vermiyor. Böyle bir dünyada, neyse o olan o kadar çok az insan var ki. Kaybettiğimiz noktalardan en önemlisi, bir maçta ceza sahasına girmek gibi belki de. Kazım’ı ölesiye sevenler, onu anlayanlar, anlama çabası gösterenler kısaca dinleyicileri, sevenleri için herhalde ve büyük bir çoğunlukla en tuhaf defter sayfaları Trabzonspor’a ait olandır.
Öyle ya, Kazım Koyuncu gibi biri neden Trabzonspor’u tutsun ki? Aslında tam ve esas olarak da sorunun karşılığı burada, Kazım Koyuncu gibi sahici duruşu olan birinin Trabzonspor’a gönül vermesi gayet normal değil mi: “Bir kere Trabzonspor deyince durur akan sular. Bak yine heyecanlandım. Bir Trabzonspor marşı yazmak, müziklemek istiyordum, o da "sanculu kunlerume" rastgeldi. Evet. Bakın Barcelona için neler söyleniyor. Eğer bir bölgeyi bir coğrafyayı temsil etmek ve onun özelliklerini taşımaksa bir futbol takımına düşen, bunun Türkiye'deki adı Trabzonspor'dur. Bu takımın bütün tartışmaların dışında bir havası, bir başkalığı vardır. Öteki takımların da vardır ama Trabzon bir başkadır.
İnatçılığımız, oyunu çirkinleştirmeden futbol oynama isteğimiz tamamen bölgenin yöresel özelliklerine hizmet etmiştir. Ya da etmelidir. İşte o başkalığımızdır Trabzon bizim. En neşeli, en hüzünlü, en duyarlı en vurdumduymaz, en hızlı, en ağır, en çabuk en acelesiz yanımızdır Trabzonspor. Bu sene olmadı bir dahaki sene kesin şampiyonuz. Ben göremem ama...” Unutmadan, bu sene de şampiyonluğa oynuyoruz temennisi hiç bitmez ama Kazım da o umudu hep taşıyanlardandır. Onu kaybettiğimizin üzerinden on koca sene geçti, şampiyon olduk/olamadık ama umudumuz hala taze.
Malumunuz, emektar stadımız Avni Aker’e veda ediyoruz. Aslında doğrusunu söylemek gerek, benim gönlüm Avni Aker’in taşınmasından yana değil. Nedenine gelince, şehrin dört bir yakasından akın akın gelen insanların, kent kültürünün içindeki bu futbol mabedinde buluşması benim için her zaman anlam ifade etmiştir. Yeterli olup olmaması değil ama anlamı büyüktür. Avni Aker’in kendisi başlı başına bir futbol okuludur ve tam da Kazım’ın şu söylediklerine denk düşer:
“Trabzonspor’un bendeki ifadesi, statükonun karşısında yer alması, statükoyu parçalaması, güçlülere karşı güçsüzlerin var olduğunu ve onların da bir şeyler yapabileceğini göstermesidir. Trabzonspor, sadece bir yöre takımı olarak ben de ifade bulmuş olsaydı, bu lokal bir şey olurdu ve de çok doğru temellere oturmamış olurdu. Oysa Trabzonspor, sadece Trabzon’ u değil tüm Karadeniz’i aşmış bir olgu. Evrensel değerlere sahip olan benim için de Trabzonspor, Türk futbolunun en evrensel değeri ve en önemli unsurudur. Modern zamanların Trabzonspor’u!”
“Kendine has yapısından dolayı Trabzonspor var oldu. fiimdi modern zamanların birtakım ilişkilerini yaşıyoruz. Trabzonspor, modern zamanların kendine dayattığı ilişkilere girdiği andan itibaren çöküşü de başladı. Biz, varlığımızı anlamlandıran değerlerimizi unutmaya başladıkça ne anlama geldiğimiz de anlaşılmıyor. Eğer kendimizi üç büyük kulübün yanında dördüncü kulüp olarak adlandıracaksak, alınacak şampiyonlukların da bir anlamı olmayacak. Oysa kazanacağımız şampiyonluklar, tıpkı eskisi gibi oynanan futbol, kazanma hırsı, diğerlerinden farklılığımızı ortaya koyacak. Trabzonspor olarak, o eski değerlerimizin peşinden koşmalıyız.”
Eski demişken, elbette efsane şampiyonluk kadrolarından bahsediyor da o ruhu yakalayabilmek için kentin tekrar eski futbol ruhunu yeniden canlandırması, aradığı cevherleri yetiştirmesi gerekiyor. Umuyorum ki su akıp yatağını bulacak ve Trabzonspor da hak ettiği şampiyonluğu tadacak bir gün. Kazım hep buna inanıyor ve bunu dillendiriyordu:
“Futbola karşı durup da, futbol sevgisi üst düzeyde olan çok solcu, demokrat, aydın insanlar tanıyorum. Onların birçoğu futbol sevgisini söyleyememiştir. Aslında futbol, dünyanın en kolektif toplu hareket ve eğlence biçimidir. Ancak hangi güçlerin elinde olduğu çok önemlidir. Ve bugün de kötü niyetli kişilerin elinde olduğundan, futbol zarardır... Futbol üstünden siyaset yapanlar, ihaleler alanlar, inşaatlar yapanlar varsa, futbol içinde çok günah barındıran bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Bunlara rağmen futbolu çok seviyorum ve Trabzonspor’u tutuyorum. Duruşunuza uygun bir de Türk futbolu ve futbolcusu yorumu dinleyelim mi sizden? Türk futbolunda parlak, farklı futbolcu pek yok. Maç sonunda bir sürü konuşmalar yapıyor ya futbolcular, "Ulan” diyorum, ben bu adamların konuşmalarını nasıl dinliyorum? Klişesiz, anlamsız, zekadan eser taşımayan konuşmalar... Yurtdışında arada farklı portrelerle, olaylara karşılaşırsınız. Mesela Maradona, futbolu sevmemde en önemli etkisi olan adamdır. Sadece büyük futbolcu olduğu için değil, o uçarı hali, yenilse bile dimdik ayakta kalabilmesi ve hala sevilmesi, özgürlükçü hali beni futbola çekmiştir. Bu kadar konuşmadan sonra, şampiyon olma konusunda gösterdiği çaba demem lazım ancak şampiyon olmalıyız. Burada, belki ilk kez “sonuç”tan yana olacağım ama şampiyonluğa ihtiyaç var. Böyle bir mazi, böyle bir tarih bunu hak ediyor. Türkiye’de Trabzonspor, Almanya’da St.Pauli. Bu tür takımlar liglerinde şampiyon olmalı.”
Şampiyonluk gerekiyor
“Bir sanatçının çok sevildiğini bildiği noktada ürününü koruma güdüsü onun için beladır. Hani, bir albüm yaptım çok sevildi, bunu koruyayım, onu devam ettireyim güdüsü...Etliye sütlüye dokunmama gibi kaygılar da taşır böyle sanatçılar. Sanatçının kişiliğini bitirmeye doğru giden yoldur bu ve ben de karşılaşıyorum böyle hallerle. 2 bin kişinin alkışını aldıktan sonra, "Ben ne kadar müthiş bir adamım” duygusuna kapılıyorum... Ve bu saatten sonra da kendime çekidüzen vermek için mücadeleye girişiyorum. Bireysel olarak böyle düşünüyorum. Konu Trabzonspor olunca, mesela, orada oynayan futbolcuların kendini çok özel hissetmesi ve insanlara bir şeyler vermek zorunda olduklarını bilmeleri gerekir. Bu duygu saf bir duygu olabilir ama böyle düşünüyorum. Statükoyu, ayrıcalığı kabul etmeyen, özgürlük düşkünü pek çok kişi ya futbolu hiç sevmiyor; sevenler de Trabzonspor’un kazanmasını istiyor. Trabzonspor takımı karşımda olsa her sene şampiyonluğa oynayan bir takımın oyuncusu olarak sahaya çıkmalarını isterdim ki o seneyi sondan beşinci bitirseler bile. Mazimiz bunu hak ediyor. Trabzonspor tribünleri için “Uy Aha”yı besteledim, tribün ambiansını iyi yansıtan bir eser diye düşünüyorum. "Oy Fadime” de öyle... İnsanların alıştıkları seslerden biraz uzaklaşmaları gerekiyor.”
Kazım, hep inandığı doğruları söylemeye devam etti, Trabzonspor sevdasından da vazgeçmedi, belki de Trabzon’daki yıllarında Avni Aker’de izlediği bir maçta düşündü, taşındı, bu kente, onun takımına, insanına bir vefa borcu hissetti, hep onların yanında oldu…Trabzonspor’a gönül verenler de ne Avni Aker’i ne de Kazım Koyuncu’yu unutsun…Unutursa ayıp olur sahiden.
Sosyal Medya’da Bizi Takip Edin!
© 2016-2024 Trabzonspor Kulübü Resmi Web Sitesi
www.trabzonspor.org.tr web sitesinde bulunan yazılı ve görsel
içerik izinsiz başka bir yayın organında yayınlanamaz.
Web sitemizi ziyaret ettiğiniz zaman çoğunlukla çerez formatında tarayıcınızdan bilgi alınmakta veya depolanmaktadır. Bu bilgiler sizin tercihleriniz veya cihazınızla ilgili olup, amacı web sitemizin sizin beklentileriniz doğrultusunda istediğiniz şekilde çalışmasını sağlamak ve web deneyiminizi size özel hale getirmektir.
Gizlilik Hakkınıza saygı duyuyoruz. Bu nedenle web sitemizde kullanılan bazı çerezlere izin vermeyi veya vermemeyi seçebilirsiniz. Daha fazla bilgi için tarayıcınızın Site Ayarları bölümüne giriş yapabilir ve tarayıcınızdaki varsayılan ayarları değiştirebilirsiniz. Ancak çerez türlerini engellemek sizin kullanım deneyiminizi ve size sunacağımız hizmetlerin işlevselliğini olumsuz etkileyebileceğini hatırlatmak isteriz. Kullandığımız çerezler hakkında detaylı bilgi Trabzonspor Çerez Politikası ve Aydınlatma Metni’nde yer almaktadır.
Çerezlerinizi Yönetin
Bu çerezler sitenin doğru bir şekilde çalışması için zorunlu, site üzerinde kullanılan altyapı tarafından otomatik olarak atanan çerezlerdir. Siteye giriş yapıldığı anda sistem tarafından otomatik olarak atanır.
Bu çerezler kullanıcı için kullanım kolaylığı sağlayan ve site genelinde işlevselliği arttırmayı amaçlayan çerezlerdir. Kullanıcının hangi dil üzerinde siteyi açtığını tutar ve sitenin tekrar açılması gibi durumlarda bu tercihi hatırlayarak kullanıcı için kullanım kolaylığı sağlar. 2
Çerezlerinizi Yönetin
Bu çerezler sitenin verilerini analiz etmek amacıyla kullanılır. Google Analytics tarafından atanan bu çerezler siteye ait tüm sayfaları ziyaret edenlerin sayısının tespiti, alınan veriler doğrultusunda kullanıcıların aradıklarını daha rahat bulabileceği bir sitesinin oluşturulması gibi amaçlar için kullanıcıya verilen hizmetin kalitesini arttırmak amacıyla kullanılır.
_gid - 1 Gün
_gat - 1 Dakika